01:42

Buffalo Joe ile Aztekli, ateşin başında oturmuş neyin içinde olduklarını konuşuyorlarmış. Kendilerini anın akışına öyle bırakmışlar ki, bu olanların neden olduğunu hiç düşünmemişler. Bundan 1-1,5 yıl önce dedem köyünde emekliliğin tadını çıkarırken bir anda kendini Anadolu’da bulmuş. Şimdi ise adını bile yeni öğrendiği bir şehrin kapısına dayanmış, ateş başında eski dostuyla muhabbet ediyormuş. “Neden” sorusunu sormadığınızda, hayat sizi oradan oraya atarmış. Nedenleri merak ederseniz de canınız yanarmış. Her şeyin en başındaki nedenleri bulmak için o kadar geriye gitmeleri gerekiyormuş ki; onlar da mevcut durumun nedenlerine odaklanmışlar. Büyük bir savaşın eşiğindelermiş. Ateşin ışığında krokiyi inceleyen Lider Malahida, “Bitmesine çok az kaldı. Stratejimizi tamamladıktan sonra saklanmamıza gerek kalmayacak.” demiş. Buffalo Joe: “Ya sonra? İnsanlar ölecek. Binlerce masum insan… Tek bir şey için: İdeoloji. Anadolu’dayken kulağıma din savaşlarının yaşandığı da geldi. Saçma değil mi? Bir şeye inananlar toplanıp başka bir şeye inananları öldürmeye gidiyor. Üstelik aynı tanrıya inandıklarını söylüyorlar. Hatta aynı dine mensup olanlar bile savaşıyor. Bunların derdi din falan değil. Bunlar güç peşindeler. Bu hale gelmiş bir din; siyasetin başkalaşmış hali de değil, siyasetin ta kendisidir. Sen de Malahida, inandıkların uğruna savaşıyorsun. İnandıkların uğruna öldürdün, öldürüyorsun ve öldüreceksin. Sen ve seninle aynı şeye inananlar.” diye karşılık vermiş Malahida’nın cümlelerine.

“Sen niye savaşıyorsun o zaman ihtiyar?” diye sormuş Malahida. Buffalo Joe elinde sönen sigarasını ateşin içine atıp “Çünkü evlat, ben de sana inanıyorum.” diye cevap vermiş. Konuşmaları dinleyen Aztekli’nin gözü Reis Salyangözü’nü arıyormuş. “Reis’i gördünüz mü?” diye sormuş ortaya.

Reis Salyangözü, yeni sevgilisi Alexa’nın yanından pek ayrılmıyormuş. Tanıştıkları geceden beri her boş vaktinde Alexa’nın yanına gidiyormuş. Toplantılar haricinde dedemlerle pek takılmıyormuş. Sürekli Alexa ile muhabbet ediyor, her şeyi Alexa’ya anlatıyormuş. Bir gün Lider Malahida otağa doğru hızlı adımlarla girmiş ve elindeki tabletleri otağın ortasındaki masanın üzerinde duran diğer tabletlerin yanına koymuş. Puzzle’ın son parçaları da tamamlanmış, şehrin krokisi hazırmış. “Bitirdim!” diye bağırarak dışarı çıkmış. Birkaç gün boyunca yoğun toplantılar yapmışlar. Şehrin her noktasını kafasına kazıyan Lider Malahida, geliştirdiği stratejiyi tamamlamış. Reis Salyangözü, toplantılardan sonra yine Alexa’nın yanına gidiyormuş. Yine bir toplantıdan sonra Alexa’nın yanına gitmiş ve birkaç gün sonra savaşa girileceğini, dostlarına yardım edemeyeceği için üzgün olduğunu anlatmış. Stratejik planlar yapılırken nasıl katkı verdiğini de es geçmemiş. Alexa da aşk dolu gözlerle Reis’i dinliyormuş. Bir anda gökten bir karga inmiş ve Alexa’yı gagasıyla yakalayıp uçarak oradan uzaklaşmış. Reis şok içinde kalmış. Uzun süredir kendini göstermeyen dilsizlik nüksetmiş. Acımasız doğa, sevgilisini elinden almış Reis’in. Sürünerek dostlarının yanına dönmüş. Konuşamadığı için hiçbir şey anlatamamış. Buffalo Joe bireysel savaş hazırlıklarını bitirmek üzereymiş. Bir sonraki gece taarruz başlayacakmış. Antenleri dışarıda, kendisine doğru gelen Reis’i görünce şaşırmış. “Hayırdır bu saatte buralara pek uğramazdın.” demiş. Reis cevap veremiyormuş. Cevap alamayan dedem, durumu umursamamış ve egzersizlerine devam etmiş. Reis yıkık bir halde köşeye sinmiş, dedemi izliyormuş. Akşam ateş başında sessizce oturmuşlar. Lider Malahida tek tek çadırları dolaşıp askerlere moral vermiş. Bölüklerden sorumlu, rütbesi yüksek askerlerle konuşup planların üzerinden geçmiş.

Sabah uyandığında dedemin içinde bir huzursuzluk varmış. Nedenini bilmediği bu iç sıkıntısı, dedemi yattığı yerden kaldırmayacak kadar ağırmış. Havada bir gariplik varmış. 2-3 haftadır oradalarmış ama hava daha önce hiç bu kadar kasvetli değilmiş. Dedem güç bela olduğu yerden kalkmış ve Nacho’nun heybesinden dürbünü çıkarmış. Bütün gün ağzına hiçbir şey sürmemiş. Sadece şehri izlemiş. Gün batımında otağa dönüp ateşin başına oturmuş. Malahida, Jean Baptiste’in yaptığı zehirli karışımı büyük bir şişeye koymuş ve ateşte biraz ısıttıktan sonra ayağa kalkmış. Kılıcını kınından çıkarmış ve şişeinin içine daldırıp çıkarmış. Jean Baptiste’in zehrine bulanmış kılıçla yaralanan biri, darbe ölümcül olmasa da zehirden ölüyormuş. Malahida bütün kozlarını oynuyormuş. Tek çarpışmada bu işi bitirmek istiyormuş. Buffalo Joe, ayaktaki Malahida’ya bakmış ve “İçimde kötü bir his var.” demiş. Malahida, dedemin fikirlerini önemsiyormuş ama artık bir şey söylemek için çok geçmiş.

Hava iyice karardıktan sonra ordular düzene geçmiş. Bölük komutanları ellerinde meşalelerle içtimaya çıkmışlar. Yoklama ve düzenler kontrol edildikten sonra geriye sadece Lider Malahida’nın taarruz emri kalmış. Gecenin sessizliğinde yayların gerilme sesi duyulmuş. Malahida kafasını okçu birliğine çevirmiş. Okçuların yayları sırtındaymış. Kafasını kaldırıp yukarı bakmış. Dolunay o kadar büyükmüş ki, ayın üzerinde biri yaşıyor olsa görebilirmiş. Bir anda her yer karanlığa bürünmüş. Malahida “Siper alııın!” diye bağırmış. Üzerlerine gelen oklar dolunayı kapatıp gecenin fenerini söndürmüş. Birçok asker daha kalkanını kaldıramadan, bir yere sığınamadan oklara hedef olmuş. Atlar kişnemeye başlamış. Yaralanan askerlerin çığlıkları, kurtların uğultularını arttırmış. Ok yağmuru bittikten sonra Malahida kalkanını indirmiş. Ormanın içinde onlara doğru hızla gelen melaşe ateşlerini görmüş. Kafasını sağa sola çevirmiş. Dört bir yandan kuşatılmışlar. Taarruz edecekleri gece saldırıya uğramışlar. “Savunma düzeniii! Savunma düzenine geçin! Hemen!” diye seslenmiş Malahida askerlere.

Buffalo Joe sığındığı yerden çıkıp Aztekli’nin yanına gitmiş. İkisi de ok yağmurunu yara almadan atlatmışlar. Onlara doğru gelen düşman askerlerini görünce hemen toparlanıp savaş pozisyonu almışlar. Önce süvariler çıkmış gecenin karanlığından. Ön saftaki askerleri ezerek geçmişler. Hızları kesildiğinde ayın önü yine okla kapanmış ve atların üstündeki düşman askerleri kalkanlarını kaldırıp atlarının üstünden kılıçla darbe indirmeye devam etmişler. Hem oklara hem de süvarilere karşı kendilerini savunmak zorunda kalan Malahida ve askerleri ne yapacağını şaşırmış. Ok yağmuru bittiğinde bir sürü düşman atı da savaş alanında ölü yatıyormuş. Manzarayı gören dedem “Ne ile savaşıyoruz biz.” demiş Aztekli’ye. Manzara gerçekten korkunçmuş. Atları ölen düşman askerleri, savaş alanında piyade olarak savaşmaya devam etmişler. Bu sırada düşman piyadelerinin geriden gelen kısmı da savaş alanına ulaşmış. Lider Malahida her geçen saniye geri çekilmek zorunda kalıyormuş. Savaşırken her adımı geriye doğru atıyormuş. Elinden hiçbir şey gelmiyormuş. Buffalo Joe ile Aztekli yan yana savaşıyorlarmış. Dedem, kazanmak için hiçbir şansları olmadığının farkındaymış. Tüm güçleriyle savaşırken bir düşman atlısı hızla üzerlerine gelip Aztekli’ye çarpmış ve onu birkaç metre uzağa sürüklemiş. Aztekli’yi gören dedem ona doğru dönmüş ancak aralarında savaşan askerler varmış. Dedem, dört bir yanından gelen kılıç darbelerini savuşturarak Aztekli’ye doğru gidiyormuş. Atın çarpmasıyla kaburgasında kırık meydana gelen Aztekli, yerde acılar içinde kıvranıyormuş. Bir düşman askeri, ayaklarının dibinde kıvranan Aztekli’yi görüp kılıcını havaya kaldırmış. Dedem ensesinden çektiği bıçağı fırlatmış. Bıçak, askerin kafasının arkasına saplanmış. Bıçağı fırlatırken kendi savunmasını boşlayan dedem, sağ böbreğinin üstüne bir kılıç darbesi yemiş. Derine giren kılıç, karın boşluğundan ilerlemiş. Darbeyle sendeleyen dedem, kılıcın sahibinin koluna kendi kılıcını indirmiş ve düşman askerinin kolunu kesmiş. Kılıcı düzgünce vücudundan çıkarıp sendeleyerek Aztekli’nin yanına varmış. Aztekli’yi tutup kaldırmaya çalışmış. Aztekli tam ayaklandığı sırada dengelerini kaybedip birlikte düşmüşler. İki eski dost, yaralı halde savaş alanından uzaklaşmaya çalışıyorlarmış. Sendeleye sendeleye yürürlerken ara sıra kendilerini güç bela savunarak yollarına devam ediyorlarmış. Arkalarından hızla gelen bir düşman atlısı, dedemin sağ omzundan sırtına doğru bir kılıç darbesi indirmiş. Aztekli Buffalo Joe’ya, Buffalo Joe Aztekli’ye dayanarak ayakta duruyormuş. Aztekli dizlerinin üstüne düşünce sol tarafı boş kalan dedem sola doğru yalpalamış. Kendini toparlayıp Aztekli’ye dönmüş. Düşman askerlerinin sayısı belki artmıyormuş ama kendi askerlerinin sayısı azalırken düşman askerlerinin sayısı azalmıyormuş. Her geçen dakika çember daralıyormuş. Dedem, yerden kalkamayan Aztekli’nin başında savaşmaya devam ediyormuş. Yaraları kanıyormuş. Aynı anda üç askere birden kılıç sallayan dedem, kendini savunmakta güçlük çekiyormuş. Sol omzuna doğru giren kılıçla sendeleyip geri adımlamış ve ayağı bir cesede takılıp yere düşmüş. Düşman askeri kılıcını dedeme doğru kaldırmış ve hızla aşağı indirmiş. Dedemin yanında yatan Aztekli, son gücüyle kendini dedemin üstüne atmış. Kılıç, Aztekli’nin sırtından girip sol göğsünden çıkmış. Kılıcın ucu dedemin sağ göğsünü de yaralamış. Aztekli gözleri açık, dedeme bakarak orada can vermiş. Saat 01:42’ymiş. Aztekli’nin ölü bedeninden kılıcını çıkaran düşman askeri, ikinci darbe için kılıcı tekrar havaya kaldırmış. Bu sefer iki eliyle kılıcın kabzasından kavramış. Kılıcı aşağı indirirken başka bir kılıç, düşmanın kılıcına vurup kılıcı düşürmüş. Hemen ardından seri bir balta hamlesiyle düşman askerinin kellesini uçurmuş. Gelen Malahida’ymış. “Geciktin.” demiş Buffalo Joe. “Geciktin…”

Değerlendirme: 10 / 10.
Gösterilecek yorum yok.

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑