
Bomboş bir arazide, kuru bir ağacın altında geçirdikleri gecenin ardından Ankara ayazı önce dedemi uyandırmış. Dedem ağacın dibine gidip oraya çöydürdükten sonra Reis’i dürtmüş. “Burada bir gece daha kalırsak donarak ölürüz.” demiş. Reis’ten ses gelmemiş. Dedem bir daha dürtmüş Reis’i. Adamda yine ses yok. Omzundan tutup sırt üstü çevirmiş, bakmış suratına Reis’in çenesi zangır zangır titriyor. Dedemin dilsizlik hastalığı Reis’e geçtiği için; Reis’in vücudu soğuktan stres yapınca yine dilini kilitlemiş. Dedem tecrübeli tabii, hastalığın eski sahibi; anlamış hemen. Ateşi harlamış biraz, öldürdüğü adamların atlarının eyerlerinde su mataraları varmış. Almış oradan bir matarayı, ateşte ısıtmış. Reis’in yanına gidip önce yüzünü ıslatmış sıcak suyla, sonra vermiş biraz içsin diye. Reis kendine gelmiş birkaç dakika sonra, ayaklanmış çömelmiş ateşin başına. Ateşin başında da biraz oturunca çözülmüş dili. Azğından ilk olarak şu cümleler dökülmüş Reis’in: “Ayazınla beni tehdit etme Ankara, hayallerimi yaksam Ağustos’u yaşarsın.” Dedem bu sırada ok ve yay yapmak için çalı çırpı falan topluyormuş etraftan. Duymuş bunu, dönmüş Reis’e, demiş : “Kıçı donan edebiyat yapıyor.” Reis alınmış tabii sözlere, içerlemiş ama dedem de biraz böyle bir adammış, idare etsinlermiş. Dedem toplamış araç gereci, gelmiş ateşin başına. Başlamış çakısıyla dalların ucunu yontmaya. Reis de iyice kendine gelince çıkmış etrafta yay için uygun bir dal aramış. Reis’in özel yeteneği, adından da belli olacağı üzere, gözlerinin çok uzağı net bir şekilde görebilmesiymiş. O kadar uzağı görürmüş ki, geleceği gördüğü bile olurmuş zaman zaman. Reis Kartal Gözü, kamp alanından biraz uzaklaşınca yine tek bir ağacın olduğu ufak bir tepeye varmış. Bu özel yeteneğinin tamamen farkında olan Reis, zaten en ufak bir tepe görmesin hemen özel görüş modunu açıp gözlerini kısıp uzakları görmeye çalışırmış. Çok uzaklarda atlarıyla seyahat eden birkaç adam ve yanlarında yayan giden birkaç adam daha görmüş. Ama zaten onlara ters yönde gittikleri için hiç önemsememiş, dalı bulup kamp alanına geri dönmüş. O sırada dedem iki tane oku yontmuş. Bakmış Reis’in bulduğu dal güzel, demiş : “Sen çıkart çakını ok yont, ben şimdi bize ömürlük bi alet yapayım.” Reis başlamış ok yontmaya, dedem de belinde her zaman taşıdığı yedek yayını çıkarmış. Dedemin beli uzay boşluğu gibiymiş. Onun da özel yeteneği buymuş. 70li yaşlarında 4-5 sene köyün sanayi sitesinde silah yapmış. Özel yeteneği ihtiyacı olan ufak ev aletlerinin hepsine ulaşabilmek olan dedem, ömrünün geri kalanını diğer yetenekleri öğrenmekle geçirmiş hep. Başlamış dalı işlemeye o da. Yarım saat geçmiş aradan, Reis bakmış dedem hala işliyor dalı. Reis’in önünde de yontacak 3 tane dal kalmış ok için. Dedem bırakmış dalı kenara, kalkmış bir sigara sarmış, etraftan bir dal bulup gelmiş. Hafif eğmiş bükmüş, belinden çıkardığı yayı dala bağlamış. Şöyle iki parmağıyla çekmiş bırakmış, Reis o sırada okları bitirmiş. Dedem çekmiş bir ok, yerleştirmiş yaya, doğrultmuş gökyüzüne, tek atışta bir kuşu indirmiş. Reis başlamış söylenmeye ” Köyde veganlarla aramı açacaksın” falan demiş. Dedem de Reis’e “Everest’e tırmanmaya çalışan vegana ne oldu ?” diye sormuş. Reis de “Yarın bir gün fabrikalar açılır, hayvanlar damızlık edilirse ne olacak?” demiş. Dedem de evrimsel gelişimimizde et yemenin öneminden, hatta bugüne kadar atalarımız et yediği için bunu düşünebilecek bir beyne sahip olduğumuzdan falan bahsedip konuyu kapatmış. Reis dedeme bir ok daha uzatmış, dedem bir kuş daha indirmiş. Yola çıkmadan kuşların bir tanesini pişirip yemişler. Bu sırada iki kayıp veren kuş sürüsünün lideri, yanında yardımcısıyla oraya gelmiş. Liderin ağzında iki ok, yardımcının ağzında iki çiçek varmış. Lider dedemin yanına gelip okları dedeme bırakmış, yardımcısı da ölen arkadaşlarının anısına; çiçekleri, kor haline gelmiş ateşin kenarına koymuş. Topraktan birkaç solucan ayıkladıktan sonra oradan ayrılmışlar. Dedem oklara bakınca kendi yaptıkları oklar olmadıklarını fark etmiş. Reis’e dönüp “Benim Aztekli çok uzaklarda değil Kartal Gözü, şu tepeye çık da bir süz etrafı.” demiş. Reis tepeye çıktığında gördüğü küçük kervanı o zaman anlamlandırmış. Dedeme gördüklerini anlatmış. Dedem takmış okları sırtına, bir hışımla atlamış atına, sürmüş Aztekli’ye doğru. Reis de arkasından…