
Yılan, Aztekli’yi bırakmıyormuş. Acısından ötürü yılandan kurtulamayan Aztekli, dengesini kaybedip yere düşmüş. Buffalo Joe heybeyi bırakıp Aztekli’nin yanına gitmiş. Yılanı kafasından tutup Aztekli’nin bacağından almış. Yılanın ağzını sıkarak belinden çıkardığı ufak bir şişeye zehrinden biraz damlatmış. Zehirli şişeyi atına içirmiş. Yılanı da nehre fırlatmış. At, bir süre sonra kanındaki zehre karşı antikor üretmeye başlamış. Dedem, atından biraz kan alıp Aztekli’ye enjekte etmiş. Yılanın ısırdığı yeri de ateşle dağlamış. Aztekli ölümden kurtulmuş ama bu durum onlara çok zaman kaybettirmiş. Dedem heybeyi almış ve içine bakmış. Heybe onlara Reis’in uzakları görme yeteneği olarak dürbün vermiş. Dürbünü çıkarıp biraz incelemiş. Önce ters tutmuş. Düzüne çevirdikten sonra ters tuttuğunu anlamış ve bakış yönünü köye çevirmiş. Onlara doğru hızla gelen 4 atlı görmüş. Aztekli’yi sırtlayıp ata bindirmiş. Dürbünü heybeye koymuş. Heybeyi eyere asıp kendi de atın üstüne atlamış. At, tam dinlendim derken vücudunun yılan zehrine maruz kalmasıyla keyifsizleştiği için çok hızlı koşamıyormuş. Bu şartlar altında kaçmaları pek mümkün değilmiş.
At koşarken dedem başını okşayarak ona moral vermeye çalışıyormuş. Dedem atını kamçılamazmış. Hiç bağlamazmış. Atı, istediği için dedemle birlikteymiş. Aralarında sağlam bir bağ varmış. Dedem eğilip atının kulağına bir şeyler fısıldamış. O konuştukça at hızlanıyormuş. At hızlandıkça dedemin sesi de yükseliyormuş. Dedemin sesi yükseldikçe Aztekli’nin acısı geçiyormuş. Aztekli’nin acısı geçtikçe heybe havalanıyormuş. Ve dürbün heybeden dışarı çıkıp Aztekli’nin kucağına düşmüş. Aztekli dürbünü alıp arkaya doğru bakmış. Sonra dürbünü dedeme vermiş. Dedem bir anlığına atıyla olan konuşmasına ara verip arkasını dönmüş ve düşmanlarına bakmış. Onlardan uzaklaşıyor olduklarını fark etmiş. Dürbünü heybeye geri koyup atının kulağına fısıldamaya devam etmiş. Bir müddet hızlarını kesmeden devam etmişler. Aztekli’nin acısı iyice dinmiş. Dürbünü alıp bakmış ve düşmanlarının, 1-2 saat önce kendisini yılanın ısırdığı mola yerlerine vardıklarını görmüş. Duraksayan düşmanlarını fırsat bilerek arayı iyice açmışlar. At yorulunca kişneyerek kafasını sallamış. Dedem atının başını okşayarak yavaşlamasını söylemiş. Biraz ileride durmuşlar. Dedem hemen attan inerek bir ateş yakmış. Koluna bir kesik atıp kanını akıtmış. Aztekli’ye, at ile birlikte ufak bir daire çizip tekrar yanına dönmesini söylemiş. Aztekli hızla oradan ayrılmış. Dedem bu sırada, kanı toprakta belirginleşinceye kadar beklemiş. Sonra yarasını dağlayıp bir yılan yakalamış. Yakaladığı yılan Aztekli’yi ısırıp nehre fırlattığı yılanmış. Yılanı bayıltıp yaktığı küçük ateşin yanına koymuş. Onları yoldan alıkoyan yılan bu sefer onların işine yarıyormuş.
Aztekli nehrin kenarına ulaştığında dürbünle güneye doğru bakmış ve düşmanlarının arayı kapattıklarını fark etmiş. O sırada at nehirden su içiyormuş. Atın susuzluğunu gidermesini beklemiş ve sonra Buffalo Joe’ya doğru hızla yol almışlar. Yanına vardıklarında dedem onları elinde iki sopa ve iki balıkla bekliyormuş. Aztekli’ye: “Attan inmeden kuzeye doğru yavaş yavaş devam et. Ayak izlerimi bırakmadan arkanızdan geleceğim. Atın bıraktığı izleri onların göremeyeceği bir noktaya kadar temizledikten sonra birlikte devam edeceğiz.” demiş. Aztekli kuzeye doğru bir süre ilerledikten sonra durup dedemi beklemeye başlamış. Dedem izleri silip yanlarına varmış. Atının gözlerine bakmış. Zehrin etkisinin yavaş yavaş geçmeye başladığını görmüş. O da ata binmiş ve “Deh!” demiş.