Alexa, Reis Salyangözü’ne içerideki sistemi bütün detaylarıyla anlatmış. Bu sırada Buffalo Joe, Malahida ve bazı rütbeli askerler toplantılarını bitirmişler. Toplantıda olası stratejiler üzerinde durulmuş. Herkes fikrini paylaşmış. Toplantıdan sonra Buffalo Joe, Reis’i bıraktığı yere gitmiş. En son nasıl bıraktıysa öyle duruyorlarmış. Dedemi gören Reis “Konuşmamız lazım. Anlatacağım çok önemli şeyler var.” demiş. Dedem bir süredir Reis’ten böyle bir hamle bekliyormuş. Reis’i daldan alıp bir kütüğün üstüne oturmuş ve Reis’i de yanına koymuş. Reis Salyangözü, bozguna uğramalarının kendi yüzünden olduğunu anlatmış. Aztekli ve diğer askerlerin ölümünün sorumlusu hissediyormuş kendini. Reis, taşıdığı yükün altında eziliyormuş. Ne yapacağını bilmiyormuş. Kafası çok karışıkmış. Alexa’nın anlattıklarına inanmayı hem istiyor hem istemiyormuş. Alexa’nın onlara yardım etmek istemesi Reis’e samimi gelmiyormuş. Ama işin içine duygular karıştığı için düzgün düşünemiyormuş. Reis Salyangözü, Alexa’nın tüm anlattıklarını, kendi düşüncelerini ve hislerini dedeme aktarmış. Buffalo Joe sessiz ve sakin bir şekilde Reis’i dinlenmiş. Reis’e kızması mümkün değilmiş. Çünkü kendisi de aynı durumda olsa, Alexa’nın casus olduğu aklının ucundan geçmezmiş. Aztekli’nin katili olan tırtılı, parmaklarının arasında suyunu çıkarana kadar ezmek istemiş. Reis’e çıkışmak mantıksızmış. Bu yüzden yumruğunu ve dişlerini sıkarak bir süre beklemiş. Ara sıra oturduğu kütüğü yumrukluyormuş. Sinir harbini en az hasarla atlattıktan sonra ayağa kalkıp dala uzanmış ve Alexa’yı eline almış. Kaybedecek çok fazla zamanları yokmuş. Reis Salyangözü ve Alexa ile birlikte Malahida’nın yanına gitmiş. Dedem, belinden bir tutam kurutulmuş yalan otu çıkarıp Alexa’nın önüne koymuş ve “Ye bunu” demiş. Alexa yalan otunu yemiş. Dedem ile Reis, Malahida’yı da alıp dışarı çıkmışlar. Alexa’nın Reis’e, Reis’in de dedeme anlattığı şeyleri en ince ayrıntısına kadar Malahida’ya anlatmışlar. Lider Malahida çadıra girip Alexa’nın yanına geri dönmüş. Alexa’ya sorular sormaya başlamış. Aldığı bütün cevaplar, dedemlerin anlattıklarıyla uyuşuyormuş.
Alexa’nın yalan söylemediğine kanaat getiren Lider Malahida’nın gözüne sabaha kadar uyku girmemiş. Bütün gece düşünmüş. Sabah herkes uyanınca kurmaylarını toplamış. Dedem ile Reis’e de haber göndermiş. Alexa’dan öğrendikleri, bir önceki gün yapılan toplantıyı tamamen değersiz kılmış. Bu toplantıda konuşulan tek bir şey varmış: Kim gidecek?
Alexa, kalkana gerekli enerjiyi sağlayan odanın yerini biliyormuş. Ama kalkanın nasıl kaldırılacağını bilmiyormuş. Alexa’nın verdiği bilgiler ışığında yaptıkları plana göre; bir kişi gizlice şehre girecekmiş. Enerji odasını bulup kalkanı kapattıktan sonra o odadan sağ çıkamama ihtimalini de göz önünde bulundurmaları gerekiyormuş. Ayrıca içeri girecek kişinin kalkanı kapatmayı becerebilecek kadar zeki ve hünerli olması da şartmış. Tüm bunların dışında, odaya girmeden önce yabancı olduğu anlaşılırsa; tehdit unsuru oluşturmayacak bir görünüme sahip olması da çok önemliymiş. Yapılan görüşmeler sonucunda dedemin şehre girmesi uygun görülmüş. Reis Salyangözü ve Alexa’yı da alıp şehre sızacakmış. Zaten tek bir kişinin girmesi fikrini öne süren de dedemmiş. Tek bedende üç kişi olacaklarmış.
Buffalo Joe, Reis Salyangözü ve Alexa, yanlarına birkaç mühendis alıp nehrin genişlediği yere kadar at sürmüşler. Mühendisler ufak bir kano yapmış ve kamp alanına geri dönmüş. Dedem, Reis ve Alexa nehre açılmışlar. Ağ atıp bir sürü balık yakalamışlar. Alexa’nın ağzını bıçak açmıyormuş. Kanalın ağzına doğru yönelip kanaldan içeri girmişler. Askerler kanoyu durdurup dedemi kontrol etmişler. Askerler, ihtiyar bir balıkçı kılığına giren dedemi şüpheli görmemişler. Askerlerin onayından geçen dedem, nehirde kürek çekmeye devam etmiş. Birkaç kontrol noktasını daha sorunsuz atlattıktan sonra şehrin marinasına yanaşmış ve kıyıya çıkmış. Kıyıda sıkı bir kontrolden daha geçtikten sonra yakaladığı balıkları marinadaki bir restoran sahibine satmış. Borcunu dönüşte alacağını söylemiş.
Şehrin merkezine gidip enerji odasının bulunduğu binanın yakınlarında “Georgetown Cupcake” adında bir kafeye oturmuşlar. Daha doğrusu dedem oturmuş, Alexa ile Reis Salyangözü, dedemin ayrı ceplerinde duruyorlarmış. Dedem birkaç cupcake yiyip kahve içmiş. Sigarasını içerken binayı gözlüyor, çaktırmadan Alexa ile konuşuyormuş. Hava kararana kadar beklemişler. Bu sırada planı netleştirip defalarca üzerinden geçmişler. Saat 12’yi vurduğunda operasyon başlamış. Enerji odası binanın bodrum katındaymış. Karanlık olduğu için Alexa’yı kulağının üstüne koyan dedem, Alexa’nın verdiği direktiflerle ilerliyormuş. Alexa adeta bir telsiz görevi görüyormuş. Kimseye fark ettirmeden bodruma inip enerji odasının kapısının önüne gelmişler. Kapının altından sürekli azalıp artan bir ışık sızıyormuş. İçeride fazı sürekli değişen bir ampul var gibiymiş. Dedem kapıyı yavaşça ittirerek açmış ve ardından yine yavaşça kapatmış. Odanın tam ortasında büyük bir enerji topu havada asılı şekilde duruyormuş. Enerji topunun tam altında, kökünü toprağa salmış bir aloe vera duruyormuş. Bütün enerji, yerde duran aloe veraya akıyormuş. Manzara karşısında hayranlığını gizleyemeyen dedem, bir yandan da enerjiyi kesecek bir şeyler arıyormuş. Bu sırada, en son Milena’yla karşılaştıklarında hissettiği negatif enerjiyi yine hissetmiş. Etrafına bakınmış. Kimseyi görememiş ama enerji giderek yoğunlaşıyormuş. Dedemin elleri istemsizce parlamaya başlamış. Enerji yoğunlaştıkça dedemin ellerindeki alev topları da büyüyormuş. Havada asılı duran enerji topunun dengesi bozulmuş ve titremeye başlamış. Bir aşağı, bir yukarı, bir sağa, bir sola gidiyormuş. Dışarıya enerji sıçratmaya başlamış. Artık bütün enerjisini aloe veraya aktarmıyormuş. Dedem aloe veraya doğru yaklaşmış ve ellerini uzatmış. Aloe veranın etrafındaki soğuk mavi buz tabakası erimeye başlamış. Enerji topunun ortasında kara bir delik oluşmuş ve o delik büyümeye başlamış. Bitkinin buzları çözüldükçe kara delik de büyüyormuş. Top, yoğun enerjisini kaybediyormuş. Dedemin ellerindeki alev topları, enerji topu küçüldükçe büyüyormuş. Öyle büyümüşler ki dedemi alevden bir fanus içine almışlar. O sırada kapı sertçe açılmış. Gelen Trumpus’muş. Kendinden geçen dedem kapının açıldığını fark etmemiş. Gördükleri karşısında şoka giren Trumpus, ellerinden buz mavisi bir enerji yollamış dedeme. Yolladığı enerji, dedemi çevreleyen alev fanusuna çarpıp erimiş. Bu sırada enerji topu tamamen yok olmak üzereymiş. Trumpus daha güçlü bir enerji yollamış. Etki etmeyince daha da güçlüsünü yollamış. Dedemin etrafındaki enerji o kadar yoğunmuş ki; Trumpus’un gücü, bu kalkanı delmeye yetmiyormuş. Dedem, Trumpus’u ve mavi enerji toplarını fark etmiyormuş bile. Çaresiz kalan Trumpus, koşarak yerde çömelmiş halde duran dedemin yanına gidip elleriyle müdahale etmek isterken, aloe vera kurumuş ve enerji topu tamamen yok olmuş. Yok olurken odaya şiddetli bir dalga yaymış. Dalganın şiddetiyle Trumpus kapıya doğru savrulmuş. Dedemin ellerindeki alev topları sönmüş. Bütün yaprakları yanan aloe veranın sadece kökü duruyormuş.
“Başardık!” diye bağırmış Reis Salyangözü. Buffalo Joe ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve Trumpus ile karşılaşmış. Kendini toparlayan Trumpus, dedeme aduket çekmiş. O sırada Alexa “Yapma baba!” diye bağırmış. Dedem ona alev topuyla karşılık vermiş ve havada çarpışan karşıt elementler birbirini yok etmiş. Kızının sesini duyan Trumpus daha da sinirlenmiş. Güçlü bir su kahiniymiş. Dedemin alev topları bu sefer yetersiz kalmış ve sağ omzuna sert bir buz darbesi almış. Buffalo Joe yere düşmüş. Trumpus’un gözleri masmavi olmuş. Bütün gücünü toplayıp dedeme doğru yürümüş. Odanın duvarları çatırdamaya başlamış. Her yeri ince bir buz tabakası kaplıyormuş. Trumpus, öldürücü darbeye hazırlanıyormuş. Odanın duvarlarındaki buz tabakası bir anda çok kalınlaşmış. Odanın bütün duvarlarını kaplayan buzlar zemine doğru yayılmış ve dedeme doğru gitmeye başlamış. Trumpus aduketini dedemin kalbine doğru gönderdiği sırada yerden yürüyen buz tabakası dedem ile Trumpus arasında yükselmiş. Trumpus’un aduketi buza çarpmış ve büyük bir enerji patlaması olmuş.
VEJETATİF HİKAYELER 