MR. DUMBELLDOOR

İhtiyar balıkçı, teknedeki ufak taş ocağını yakmış ve iki tas çorba ısıtmış. Bir yandan çorbalarını içerlerken bir yandan da nehrin açıklarında ilerliyorlarmış. Lavanta yağının etkisinin geçmesine az kalmış ve Trumpus uyanırsa dedem ne yapacağını bilmiyormuş. Yüksek ihtimalle ihtiyar balıkçıyı öldürmek zorunda kalacağını düşünüyormuş. Neyse ki korkulan olmamış. Bir süre daha nehirde ilerledikten sonra dedemi bekleyen tekneyi görmüşler. Tekne, Küba bayrağı taşıyormuş. Malahida, nehirdeki kontrol noktasın geçemeyeceği için donanmadaki teknelerden birini karadan yürütmüş. Teknede sadece Malahida ile Jean Baptiste varmış. Önce yük arabasını geçirmişler. Sonra da Buffalo Joe, ihtiyar balıkçıya teşekkür edip bir tekneden diğerine geçmiş. Malahida, Buffalo Joe’nun elini öpmeye çalışmış ama dedem elini aşağı indirerek ona engel olmuş. İhtiyar balıkçıdan uzaklaşıp karaya doğru yönelmişler. Bu sırada yük arabasında bir hareketlilik olmuş. İçinden iniltiler geliyormuş. Trumpus uyanmış. Jean Baptiste, yeni bulduğu karanfil özlü uyku ilacını Trumpus’un kolundan enjekte etmiş ve Trumpus saniyeler içinde tekrar bayılmış.

Lider Malahida’nın gözleri annesini arıyormuş ama kimseye çaktırmıyormuş. Bir süre sonra Buffalo Joe, Malahida’nın sorgulayan bakışlarını anlayıp onun sormasına mahal vermeden, Milena’nın şehirde kaldığını, halletmesi gereken bir işi olduğunu söylemiş.

Milena, Kahinler Birliği Başkanı Mr. Dumbbelldoor’u kurtarmak için şehirde kalmış. Trumpus tarafından zehirlenen Mr. Dumbbelldoor, kahinlik işlerini boşlayıp şehrin göbeğinde bir spor salonu açmış. Trumpus tarafından yönlendirilen Mr. Dumbbelldoor, birlik toplantılarında Trumpus ona ne tembihlediyse o kararı alıp bir sonraki toplantıya kadar birlik binasına bile uğramaz olmuş. Gün aydınlandıktan sonra insanlar yavaş yavaş sokaklara dökülmeye başlamış. Şehir hareketlenmiş. Milena önce Kahinler Birliği merkez binasına gitmiş ama başkanı orada bulamamış. Başkanı nerede bulabileceğini sormuş. Resepsiyonda sakız çiğneyerek oturan kız, Mr. Dumbbelldoor’un genellikle şehrin merkezindeki spor salonunda takıldığını, salonun ona ait olduğunu söylemiş. Merkeze giden Milena’nın gözleri bir spor salonu arıyormuş. Tabelalara bakarken “Dumbbelldoor” yazılı bir tabela görmüş ve içeri girmiş.

Buffalo Joe, Malahida ve Jean Baptiste otağa dönmüşler. Kuşatma kampındaki hareketliliğin sebebi, günün aydınlanmasıyla kampa geri dönen süvarilermiş. Yük arabasını otağa sokup Trumpus’un bağlı olduğu direği Trumpusla beraber otağın ortasına dikmişler. Trumpus hala baygınmış. Jean Baptiste bir köşede, elindeki havanda yalan otunun özünü çıkarıyormuş. Malahida, at arabasının hazırlanması talimatını vermiş.

Milena dükkana girdiğinde Mr. Dumbbelldoor spor yapan müşterilerinin arasında geziyormuş. Uzun bir adammış. Mr. Dumbbelldoor’un yanına giden Milena, kafasını yukarı kaldırmış ve yüzüne bakmış. Zehirlendiği için teninin rengi solan başkan, Milena’ya bakıp “Buyrun” demiş. Dumbbelldoor onu tanımayınca Milena da stratejisini değiştirmiş ve “Salonunuza üye olmak istiyorum.” demiş. Dükkanın içindeki minibarın arkasına geçen Mr. Dumbbelldoor, Milena’ya üstünde kayıt formunun yazılı bulunduğu tableti uzatmış. Tableti alıp okumadan imzalayan Milena tuvalete gidip panzehiri hazırlamış. Tuvaletten çıkınca Mr. Dumbbelldoor’a özel ders istediğini söylemiş. Mr. Dumbbelldoor, Milena’ya önce salonu gezdirmiş. Sonra da kapının önünde birer kahve içip özel dersin ayrıntılarını konuşmayı teklif etmiş. Teklifi kabul eden Milena, Mr. Dumbbelldoor ile birlikte elinde kahvesiyle dışarı çıkmış. Birer sigara yakıp muhabbet etmeye başlamışlar. O sırada Alexa’nın kargası gelip Mr. Dumbbelldoor’un kafasına konmuş. Dumbbelldoor’un endişelendiğini gören Milena, kargayı kovalamak için başkana yaklaşmış. Mr. Dumbbelldoor’un gözleri yukarı bakıyor, kafasının üstündeki kargayı görmeye çalışıyormuş. Karga da Mr. Dumbbelldoor da hareketsiz duruyorlarmış. Durumu fırsat bilen Milena, cebindeki panzehiri çıkarıp Mr. Dumbbelldoor’un kahvesine damlatmış. Milena’nın panzehir şişesini cebine koymasıyla karganın uçması bir olmuş. Mr. Dumbbelldoor rahatlayıp kahvesinden bir yudum almış. Sonra bir yudum daha, bir yudum daha derken kahve de muhabbet de bitmiş. Başkan karnını tutarak tuvalete koşmuş. Panzehrin etkisini gösterdiğini anlayan Milena, başkanın tuvaletten çıkmasını beklemiş. Mr. Dumbbelldoor tuvaletten çıkınca onu koridorda yakalayıp sihirli sözcükleri fısıldamaya başlamış. Zehrin etkisi azaldıkça Mr. Dumbbelldoor’un da ten rengi kendine geliyormuş. Gözlerindeki donukluk çözülmeye başlamış. Milena fısıldamaya devam ediyormuş. Sesinin tonajı giderek artıyormuş. Başı dönen Mr. Dumbbelldoor, koridorun ortasına yeşil bir sıvı kusmuş ve bayılmış. 5-10 dakika sonra kendine gelen başkan, karşısında eski dostunu görünce şaşırmış. “Ne oldu bana? Neredeyim ben?” diye sormuş. Milena tam cevap verecekken dükkana biri girmiş ve “Trumpus kayboldu! Başkan kayıp!” diye bağırmış.

Direniş askerleri hazırlıkları tamamlamış. Trumpus’un bağlı olduğu direk yerinden sökülerek at arabasına taşınmış ve arabanın römorkuna dikilmiş. Malahida ve Buffalo Joe at arabasını şehre doğru sürmüşler. Reis Salyangözü ve Alexa da dedemin ceplerindeymiş. Şehrin kapısına vardıklarında, bütün gece direniş süvarilerinin ateş dansı şovunu izleyen askerler onları karşılamış. Yüksek rütbeli askerlerden birkaçı hala surların üstünde nöbetteymiş. Başkanlarının çıplak vaziyette at arabasının arkasında bir direğe bağlı olduğunu görünce daha yüksek rütbeli askerlere haber vermişler. Daha yüksek rütbeli askerler daha da yüksek rütbelilere haber vermiş ve haber başkanın özel kalemine kadar gitmiş. Özel kalem, haberin Kahinler Birliği başkanına verilmesini emretmiş ve acil bir toplantı ayarlamışlar.

Hışımla içeri giren haberci, haberi duyurduktan sonra dükkanın içinde ilerleyip Milena’yla birlikte koridorda oturan Mr. Dumbbelldoor’u bulmuş. Özel kalem tarafından imzalanmış tableti uzatıp “Beyaz Saray’a bekleniyorsunuz Sayın Başkan.” demiş ve oradan ayrılmış. Milena, yaşananları kısaca başkana anlatmış. Zehirli olduğu süre boyunca ne yaşadığını hatırlamayan başkanın hafızasında çok büyük bir boşluk varmış. Bu yüzden kafası bir hayli karışmış. Mr. Dumbbelldoor kafasını olabildiğince toparlayıp Milena’nın anlattıklarını anlamaya çalışarak dükkandan çıkıp Beyaz Saray’a doğru yürümüş.

Şehre girme talebinde bulunan Lider Malahida ve Buffalo Joe, toplantıdan karar çıkana kadar bekletiliyorlarmış. Malahida, bekleme sırasında askerler en ufak bir hamle yaparsa başkanın öleceğini kesin bir şekilde dile getirmiş. Sessiz bekleyiş esnasında dedem bir sigarayı diğerinin ateşiyle yakıyormuş. Trumpus ayılmış. Fakat gözleri bağlı olduğu için nerede olduğunu göremiyormuş. Dedem ayağa kalkıp Trumpus’un ağzındaki ipleri çözmüş. Saatlerdir su içmeyen Trumpus su istemiş. Dedem içine yalan otu özünü de katarak matarayı Trumpus’a uzatmış. Susuzluğunu gideren Trumpus biraz olsun rahatlamış. Şehrin kapısı açılmış. Özel kalem ve Mr. Dumbbelldoor, Malahida ve Buffalo Joe’nun karşısında dikiliyormuş. Lider Malahida, artık her şeyin bittiğini, Trumpus’un düştüğünü söylemiş. Askerler halkı zaptedemiyormuş. Sokakta müthiş bir kalabalık varmış. Özel kalemin elinde hiçbir kozu yokmuş. Generaller çaresizmiş. Başkanları, karşılarında çırılçıplak dikiliyormuş. Dedem yine ayağa kalkmış. Bu sefer Trumpus’un gözlerindeki bağı çözmüş. Özel kalem, Trumpus ile göz göze gelmiş ve başkanına bir şeyler söylemiş. Ancak Trumpus’un kulaklarında da tıpa varmış. Bu yüzden özel kalemin söylediklerini duyamıyormuş. Lider Malahida “Eğer talebimizi kabul ederseniz, başkanı öldürmeyeceğiz.” demiş. Özel kalem “Talebiniz nedir?” diye sormuş. Malahida “Başkan Trumpus ile halkın önünde bir oturum düzenlemek istiyorum. Sadece bu şehrin halkı değil, ülke halkının bu oturuma şahit olmasını istiyorum. Kahinlerin yardımıyla diğer şehirlerin halk temsilcilerini 6 saat içerisinde burada toplayın.” demiş. Özel kalem, Mr. Dumbbelldoor’a dönüp “Mümkün mü bu?” diye sormuş. Mr. Dumbbelldoor “Eğer bir süreliğine kendi yeteneklerimizden vazgeçersek, halk temsilcilerinin buraya ışınlanmasını sağlayabiliriz.” diye cevaplamış. Konuşulanları duymayan Trumpus, kendi kendine konuşuyor, “Kurtarın beni!” diye bağırıyormuş. Rahatsız olan dedem bir kez daha ayağa kalkıp Trumpus’un ağzını tekrar bağlamış ve at arabalarıyla içeri girmişler.

Kent meydanında bir platform kurulmuş. Halk, kent meydanında toplanmaya başlamış. Lider Malahida ve Buffalo Joe, arkalarında Trumpus ile birlikte Mr. Dumbbelldoor’un spor salonunun önüne gitmişler. Halkın Trumpus’u çıplak görmemesi için etrafına çarşaf dolamışlar. Milena dükkandan çıkmış ve oğluna sarılmış. Malahida, bu sefer annesine biraz daha sıcakkanlı davranmış. Ancak Milena’nın geri dönmesi gerekiyormuş. Son 24 saatte Comandante, her şeyden habersiz, Jackie Chan ile Trabzon’daki evlerinde çaresizce bekliyormuş.

Değerlendirme: 10 / 10.
Gösterilecek yorum yok.

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑