
Kafka’nın naaşı defnedildikten sonra Reis Salyangözü, dedeme ve Aztekli’ye rüyasından bahsetmiş. Dedem rüyayı dinledikten sonra Aztekli’den şişesini alan bıyıklı adamlarla, kendisinin çiğ köftecide öldürdüğü bıyıklı adamların aynı kişiler olduklarını düşünmüş. Reis Salyangözü’nün rüyası da iki adamı işaret ediyormuş. Düşüncesini paylaşıp adamları öldürdüğü çiğ köfteciye geri dönmeleri gerektiğini söylemiş. Bir planlarının olmasının hiçbir planlarının olmamasından daha iyi olduğunu söyleyen Aztekli de dedemi desteklemiş. Dedem, Reis Salyangözü’nü de kafasına koymuş ve eşyalarını toplayıp Kafka’nın mezarının başından ayrılmışlar. Çalılıkların arasından yola çıkmışlar. Aztekli, at galerisine gidip iki tane at kiralamayı önermiş. Meğer dedemlerin at çalmaya çalıştıkları galeride kiralık atlar da varmış. İşletme sahipleri, atları kızılötesi ışınlarla kontrol edebildiklerinden; kiralama zamanı geçen atlara sinyal gönderip sürücüsünü attan düşürtüyorlarmış. Dedem paralarının olmadığını, dün kazandıkları parayı da gece suikastçiyle boğuşurken kaybettiklerini söylemiş. Aztekli tablete bakıp at galerisinin olduğu yöne doğru yürümeye başlamış. Milena’dan elinde kalan son şeyden de kurtulmanın aşkını unutmasına yardımcı olacağını düşünmüş. At galerisine varmışlar. Kiralık atlardan ikisini seçmişler ama tablet sadece tek bir ata yetiyormuş. Vezneye tableti verip tek atla galeriden ayrılmışlar. Aztekli’nin gözleri yaşarmış. Dedem ise tabletin onlara eve dönüş yolunda yardım edeceğini düşündüğünden biraz tedirginmiş. Aztekli, Buffalo Joe ve Salyangözü tek atlarını çiğ köfteciye doğru sürmüşler…
Çiğ köfteci dedemi hemen hatırlamış. İstifini bozmadan ayağa kalkıp dürümleri sarmaya başlamış. Aztekli tezgaha yanaşıp “Geçen gün burada öldürülen iki bıyıklı adamı tanıyor muydun?” diye sormuş. İstifini bozmadan dürümleri sarıp keseye koymaya devam eden çiğ köfteci “Evet tanıyordum. İsimleri Babil ile Nabil idi. Nabil bir aralar fena topçu değildi. Ama hep kardeşini kıskanırdı. Şuradaki yaşlı adam ikisini de öldürmeseydi; zaten bir gün Nabil, Babil’in canına kıyacaktı.” demiş. Aztekli nerede yaşadıklarını, akrabaları olup olmadığını sormuş. Çiğ köfteci “Akrabaları, anaları babaları var mıdır bilmem. Ama şu gördüğünüz tepenin ardında bir koruluk var. Evlerinin orada olduğunu söylüyorlar.” diyerek eliyle tepeyi işaret etmiş. Sohbet sırasında dürümleri hazırlayan çiğ köfteci, keseyi dedeme uzatmış. Dedem de cebinden bir tutam ot çıkarıp çiğ köfteciye vermiş. Dükkandan ayrıldıktan sonra Salyangözü, özel yeteneğini kullanmış. Salyangoz olmuş ama özel yeteneğini kaybetmemiş. Tepenin ardında bir şeyler olabileceğini söylemiş. Yola çıktıktan kısa bir süre sonra atın kiralama süresi bitmiş ve Aztekli ile Buffalo Joe’yu adeta delirmişçesine tepinerek üzerinden atan at, galerisine geri dönmüş. Uzun bir yürüyüşün ardından tepeye varmışlar. Gerçekten de tepenin ardında bir koruluk varmış. Dedem, en son koruluğa girdiklerinde başlarına geleni hatırlayarak, yolculuk sırasında dedemin kafasından suratına inen Salyangözü’nü suratından alıp tekrar kafasının üstüne koymuş. Temkinli bir şekilde koruluğa adım atmışlar. Biraz ilerledikten sonra bir kayanın altında mola verip çiğ köftelerini yemişler. Dedem, Reis Salyangözü’nü yere bırakmış. O da toprakta kısmetini bulmuş, karnını doyurmuş. Koruluğun içinde dolaşırken bir eve rastlamışlar. Dedem sevinçle evi bulduklarını düşünmüş. Aztekli ise oracıkta donakalmış. Bu ev, kendi köyünün ormanında bulduğu eve çok benziyormuş. Milena buralardaymış.