
Kralın askerleri, suda parlayan alevi görünce sahile koşuşturmuşlar. Kral, terlikleri ve pijamasıyla, kaldığı iki katlı evin terasına çıkmış ve suyun üstünde yanan aleve bakmış. Yanan alevin bir cenaze salından çıktığını görünce rahatlamış. Sürekli yakalanan ajanlardan ötürü tedirgin olan kral, yaşanan her beklenmedik gelişmeye aşırı tepki gösterdiği için paronayak olmaya başladığını düşünmüş. Yattığı odadaki sandalyeye oturup başını ellerinin arasına almış ve gözlerini kapatmış. Bir süre sonra gözlerini açıp ufak deri çantasından büyük yapraklara sarılı bir paket çıkarmış. Paketin içinde, kralın eşinin kuruttuğu memleketinin çiçekleri varmış. Komodinin çekmecesini açıp ufak yapraklardan almış ve kurutulmuş çiçekleri yaprağa sarmış. Odada ateş arayınca kaybettiği çakmağı gelmiş yine aklına. Kral hüzünlenmiş ve uşağa seslenmiş. Uşak odanın kapısına gelince kapıyı çalmış. Kral, uşaktan ateş istemiş. Uşak bir koşu ateşi getirip krala vermiş. Kral, uşağına başka bir şeye ihtiyacı olmadığını, bu yüzden evine gidip yatmasını söylemiş.
Askerler kıyıya vuran cenaze salının başına toplanmışlar. Bir grup asker, kayıklarla keşfe çıkmış. Bu sırada dedemler, Jean Baptiste, Malahida ve direniş askerleri kamp yerlerini terk etmek üzere toparlanıyorlarmış. Dedem dürbünü çıkarıp limana bakmış. Dürbünü gözlerinden indirip biraz düşündükten sonra tekrar bakmış. Chavez’in cenazesinin Guantanamo sahiline vurduğunu görünce telaşlanıp durumu Lider Malahida’ya anlatmış. Yılda iki kez yaşanan ters akıntı gelip onları bulmuş. Akıntı yüzünden cenaze, Kral’ın kıyılarına sürüklenmiş. Malahida durumu öğrenince askerlere daha hızlı olmalarını söylemiş.
Balkonda tek başına oturan kralın ağzı kurumuş. Su içmek için içeri girmiş. Susuzluğunu giderip tekrar balkona geldiğinde içine çiçek koyup sardığı yaprağı yerinde bulamamış. Aranmış taranmış ama yaprak hiçbir yerde yokmuş. Yaprak, Kral su içmek için içeri gittiğinde çıkan rüzgardan dolayı balkondan aşağı düşmüş. Yaprağı bulamayan Kral da “Kısmet değilmiş” diye geçirmiş aklından. Bir süre daha balkonda oturup yanan cenaze alevini ve etrafındaki askerleri izleyerek düşüncelere dalmış. Uykusu gelince de yatağına geçmiş ve uyumuş.
Buffalo Joe, Jean Baptiste ve Lider Malahida, liman şehrine olabildiğince yaklaşmışlar. Reis Salyangözü dedemin kafasındaymış. Aztekli de dikkat dağıtmak için köyün güney girişinden yayan olarak girmeyi deneyecekmiş. Jean Baptiste Kral’ı ayaklarına getirecek kokunun bulunduğu parfüm şişesini çıkarıp bir kısmını Reis’in üzerine boca etmiş. Reis tamamen kabuğuna çekilmiş. Dedem Reis Salyangözü’nü avucuna almış. Şehre doğru orta mesafeli ve kontrollü bir atış gerçekleştirmiş. Reis ölümsüz olduğu için ona bu kadar hor davranıyorlarmış. Ama yere düşüş esnasında ölürse, sabaha kadar canlanamayacağı için şehre daha fazla yaklaşmaları gerekebilirmiş ve bu da tehlikeli olabilirmiş. Neyse ki Reis Salyangözü, ufak tefek kabuk çatlaklarıyla inişini gerçekleştirmiş. Kabuğundan çıkıp dedemlere doğru sürünmeye başlamış. Böylece kokuyu krala ulaştırabilir ve onu ayaklarına getirebilirlermiş. En azından şanslarını denemişler.
Dört nöbetçi asker, kralın konakladığı iki katlı evin etrafında devriye atarken yerde sarılı yaprağı bulmuşlar. Yaprak en uzun olanın elindeymiş. İçsek mi içmesek mi diye tereddüt etmişler. Sonunda en kısa askerin ısrarlarıyla yaprağı ateşlemişler ve muhabbete dalmışlar. Nöbet değişimlerine daha bir saatten fazla bir zaman varmış.
Kokuyu duyan kral, yatağından doğrulup ayağa kalkmış. Komodinin üstünde duran bardaktaki suyu bitirmiş ve odadan çıkıp alt kata inmiş. Paltosunu üzerine geçirip evden ayrılmış. O sırada askerler gözlerinden yaşlar gele gele gülüyormuş. Hiçbiri, kralın evden çıkıp gittiğini görmemiş. Kral, sanki uyumuyormuş gibi şehrin sokaklarında yürüyormuş. Askerlerin çoğu, sahilde cenaze ateşinin başındaymış. Bir kişi hariç bütün halk uyuyormuş. Liman şehrinin demirci ustası o gün ekstra mesai yapmış ve eve geleli daha bir saat oluyormuş. Balkonda sigara içiyormuş. Kral sokağın köşesinde durmuş ve ulu orta işemiş. Gördüğü kişiyi kıyafetinden ötürü krala benzeten demirci ustası, sokağa işediğini görünce kral olmadığı kanısına varmış ve sigarasını bitirip içeri girmiş. Kral, tuvaleti bittikten sonra yürümeye devam etmiş ve şehirden çıkıp ormana girmiş.
Buffalo Joe sessizce Reis Salyangözü’ne seslenmiş. Reis de gelmek üzere olduğunu söylemiş. Jean Baptiste yere çömelmiş Reis’i bekliyormuş. Dedem dürbünü çıkarıp bakmış ve kralın tek başına onlara doğru gelmekte olduğunu görmüş. Malahida’ya dönüp “Planımız işe yarıyor. Ama temkinli olmalıyız.” demiş. Reis, Jean Baptiste’in ellerine ulaşmış. Artık saklandıkları çalılıkların arkasından kralın karartısını görebiliyorlarmış. Jean Baptiste şişenin kapağını açmış. Kral o kadar yaklaşmış ki yüzünü seçebiliyorlarmış. Gerçekten de gözleri kapalıymış. Lider Malahida, kılıcını yavaşça kınından çıkarmış. Dedem, Malahida ile göz göze gelmiş. Jean Baptiste, Reis’i yakasına koymuş. Malahida çıkardığı kılıçla ipi kesmiş ve ağacın dalında asılı duran ağ, Kral Pedro’nun üzerine düşmüş. Malahida hemen saklandığı yerden çıkıp Jean Baptiste’in hazırlamış olduğu sakinleştirici etkisi olan bir kokuyu kralın burnuna dayamış. Uykusundan yeni uyanan kral, ne olduğunu, nerede olduğunu anlamadan bayılmış.