
Kaptan Black, Küba’ya defalarca insan taşıdığını, ücreti karşılığında onları da karşıya geçirebileceğini söylemiş. Nesillerdir her baba, oğluna “Sen yapma” dermiş ama kendisi yaparmış. Kaptan Black de oğluna “yapma” diyormuş ama kendisi yapıyormuş. Dedemler, aradıkları adamı zorlanmadan bulmuşlar. Adam hangi fiyatı söylerse sölyesin, kabul edeceklemiş. Dedem karşıya geçiş ücretini sormuş. Kaptan Black iyi bir adammış. Boncuktu, paraydı; onun için gelip geçici şeylermiş. Para, zamanı satın alırmış ona göre. E zaman da gelip geçici değil miymiş zaten. Kaptan’ın zamanı varsa, sıkıntısı yokmuş. O yüzden “Aranızda şifacı var mı?” diye sormuş. Buffalo Joe, kendisinin şifacı olmadığını ama şifacılık yapabildiğini söylemiş. Kaptan Black “Evimde hasta bir balığım var. Balığımı çok seviyorum ve o ölmek üzere. Onu kurtarmak adına elimden hiçbir şey gelmiyor ve ben çok üzgünüm. Balığımı iyileştirebilir misin ihtiyar?” demiş. Dedemi Kaptan ile tanıştıran zaten balık sevgisiymiş. Gençken de balık tutmaya çok çıkarmış. Balıkları kendi ayıklarmış. Defalarca balıkların içini açtığı ve şifacılık da yapabildiği için Kaptan’ın balığını iyileştirebileceğini düşünüyormuş. “Evine gidip bakalım. Balığın durumunu görmeden bir şey diyemem.” demiş. Restorandan kalkıp Kaptan Black’in evine gitmişler. Dedem akvaryumda iki büklüm duran balığı görmüş ve incelemeye başlamış. Balık ara sıra acıdan gözlerini kısıyormuş. Akvaryumun tabanına bakan dedem, akvaryum taşlarının arasında böbrek taşı görmüş. Kaptan’a dönüp “Balığın böbrek taşı döküyor. Muhtemelen böbreği tıkandı. Bana hemen başka bir balığın böbreğini getirin.” demiş. Kaptan, sabah kahvaltısında taze taze yiyebilmek için kovada getirdiği balıklardan birini çıkarıp ufak bir kovaya almış ve dedemin yanına koymuş. Dedem belinden balık ameliyatı setini çıkarmış. Akvaryum ile olan su bağlantısını sağladıktan sonra balığı ameliyat haznesine almış ve bayıltmış. Diğer balığı kovadan alıp yere vurarak bayıltan dedem, suyun içine tekrar koyup başarılı bir böbrek alma ameliyatı gerçekleştirmiş. Bu sırada Reis Salyangözü, ameliyat haznesinde yatan balığın gövdesinde, antenlerini kullanarak bir kesik atıyormuş. Dedem önce böbrek taşından tıkanmış böbreği yerinden çıkarmış; sonra diğer balıktan aldığı böbreği ameliyat haznesindeki Kaptan Black’in balığına nakletmiş. Reis Salyangözü balığın yarasına dikiş atmış ve balık uyanana kadar ameliyat haznesinde tutmuşlar. Uyandıktan sonra kendine gelen balığı akvaryuma geri salmışlar. Kaptan Black çok sevinmiş ve sözünü tutacağını söylemiş.
Sabah balık ve salata ile sağlam bir kahvaltı yapmışlar. Sonra limana gidip tekneye binmişler ve Küba’ya doğru yelken açmışlar. Yüksek dalgalarla baş eden tekne, Küba kıyılarına ulaşmış. Dedem, atıyla vedalaşmış. Çünkü atını bir adaya götürmek istemiyormuş. Kaptan Black, ata iyi bakacağını söylemiş ve sıkı bir vedalaşmanın ardından Buffalo Joe, Reis Salyangözü ve Aztekli Küba topraklarına ayak basmışlar. Ayak bastıkları yer, çok az kişinin bildiği ufak bir koymuş. O yüzden çevrede insan yokmuş ve koyun arkası ormanmış. Ormana girmişler ve yürümeye başlamışlar. Dedem çakmağı çakmış, alev güneyi gösteriyormuş. Kral yola çıkmak üzereymiş. Yılanlara ve böceklere dikkat ederek ormanda yürümeye devam ederlerken bir dal çıtırtısı duymuşlar. Duraksayıp etrafa bakınmışlar. Birbirlerine sırtlarını vermiş, çevreyi tarıyorlarken üstlerine bir ağ düşmüş. Kurtulmaya çalıştıkça daha çok dolanmışlar. Etraflarını adamlar sarmış ve ağı toplayıp dedemleri sürükleyerek liderlerine götürmüşler. Lider, adamlarına ağı çözmelerini söylemiş. Dedem ile Aztekli ağdan kurtulmuş bir halde, liderin huzurunda ayakta duruyorlarmış. Lider “Fifa mı PES mi?” demiş. Dedem “Fifa” diye cevap vermiş. Lider, dedeme PES’i savunmaya başlayınca dedem çileden çıkmış. Reis’i cebinden çıkarıp Aztekli’ye vermiş ve lidere doğru yürümeye başlamış. Aztekli, Reis’i alıp cebine koymaya çalışırken cebinde bir şey fark etmiş. Dedem lidere yaklaşmaya başlamış. Lider “Bırakın gelsin” modunda dedemi bekliyormuş ama yanındaki direnişçiler saldırı pozisyonu alıp mızraklarıyla beklemeye başlamışlar. Dedem iyice yakınlaşmış. Direnişçiler mızraklarını geriye doğru çekip dedeme doğru saplamaya hazırlanmışlar. Aztekli elini cebine atmış ve cebindeki yüzüğü çıkarmış. Dedeme “yapma” dese de dinletemeyeceğini bildiğinden, yüzüğü dedemin kafasına fırlatmış. Direnişçiler tam mızraklarını dedeme saplayacakken yüzük, dedemin kafasına isabet etmiş. Yüksek hızla uzak mesafeden gelen gümüş yüzük, dedemin canını çok acıtmış ve dedem duraksamış. Lider, yere düşen yüzüğü görmüş ve “Durun! Bu Comandante’nin yüzüğü!” demiş.